15 Ağustos 2011 Pazartesi

Sigorta, iş güvencesi ve sendika istiyoruz, alacağız! Ana Sayfa Güney Afrika Ev Hizmetlileri Sendikası Başkanı Esther Stevens ile söyleşi


Dünya Sendikalarından

Güney Afrika Ev Hizmetlileri Sendikası Başkanı Esther Stevens ile Söyleşi


Esther Stevens, 45 yıldır ev hizmetinde çalışıyor ve Güney Afrika Ev Hizmeti ve Benzer İşler Gören İşçilerin Sendikası SADSAWU’nun başkanı. ICEM sitesinden Türkçe’ye çeviirilen, Samuel Grumiau tarafından yapılan aşağıdaki röportaj, sömürülen bu işçileri örgütlemenin ne kadar zor ve aynı zamanda ne kadar önemli olduğunu anlatıyor…
Güney Afrika’da ev hizmetleri sektöründe çalışanları örgütlemek zor mu?
Şu anda çoğu kadın olmak üzere 25.000 üyemiz var ve üyelerimiz sendika aidatı olarak yılda 120 Rand (12 Euro) ödüyorlar. Bu noktaya gelmek kolay olmadı, çünkü kadınlar sendikaya girmeye korkuyorlar. Onlara, Güney Afrika’da her gün karşılaştıkları adaletsiz iş koşullarını hatırlatarak üye olmalarının ne kadar önemli olduğunu anlatmak için çok zaman harcıyoruz. Daha önce hiç sendika toplantısına katılmamış işçiler, kendilerini, haklarını nasıl savunacaklarını bilmiyorlar. Fakat, sendikaya gelir gelmez bunun faydasını hemen görüyorlar. Eviçi hizmetinde çalışan bu işçiler, işlerine son verildiğinde işi bırakıp gidiyorlar, işverenin onlara borçlu olduğunu, öyle bugünden yarına işten çıkarılamayacaklarını hiç düşünmüyorlar. Aslında bizim yapılması için savaştığımız yasa değişikliğiyle, yeni bir iş bulana dek bir ay kadar işlerinde kalma imkânları doğacak.
Üyeleriniz için ne tür hizmetleriniz var?
Eğitim yapıyoruz, onlara fazla mesai, maaş gibi konularda kendilerini nasıl savunacaklarını öğretiyoruz. Onları yarının önderleri olmaları için eğitiyoruz. Güney Afrika’da ev hizmetlisi olarak işe alınan kadınlara HIV/AİDS testi yapılabiliyor. Biz onlar; işveren test yaptırtmalarını isterse bunu reddedebileceklerini ve istekleri dışında test yaptırmaya kalkan işverenlere karşı dava açabileceklerini anlatıyoruz.
Ev hizmetlileri genellikle yalıtılmıştır. Nasıl irtibat kuruyorsunuz, onları eğitimlere nasıl getiriyorsunuz?
Eğitimler ya hafta sonu ya da tatillerde oluyor. İmkânımız olduğunda onları şehrin stresinden uzaklaştırarak kırlara götürüyoruz. Maalesef bütün hafta sonları izinli olmuyorlar. İş Kanunu haftalık çalışma saatlerini maksimum 45 olarak belirliyor ve fazlası için fazla mesai ödenmesi gerekiyor ama bütün işverenler buna riayet etmiyor. Pratikte, pek çok işçi cumartesi pazar da çalışıyor. Onlarla temasa geçmek için yoksul semtlere giden trenlerde, ya da o bölgelerdeki süpermarketlerde bildiri dağıtıyoruz. Bir de kapı kapı bildiri dağıtacak sokak komiteleri kurmaya çabalıyoruz. Bu zor olabilir ama mesela benim yasadığım semtte yaklaşık 100 kadar ev hizmetlisi olarak çalışan işçi var. Bir ya da iki tanesiyle konuştuğumda onlar diğerlerine bir sonraki toplantının nerede ve ne zaman yapılacağını söylüyorlar. Toplantıları odamda düzenliyorum. Onlara sendika üyesi olmanın önemini anlatmaya orda başlıyorum.
Güney Afrika sendika konfederasyonlarıyla birlikte çalışıyor musunuz?
Şu anda herhangi bir konfederasyona bağlı değiliz. 1985’te, sendikamız COSATU’ya girmeye çalıştı fakat finansal bazı sıkıntılar nedeniyle üyeliğimiz iptal edildi. Gelecekte yeniden üye olmayı düşünüyoruz. Bu arada COSATU toplantılara katılmamıza müsaade ediyor, bu güzel bir jest. Ev hizmetlilerinin hukuksal yardım alabilmeleri konusunda COSATU ve başka örgütlerle çalışıyoruz. Bir ev hizmetlisi mahkemeye kendisi gitmez çünkü işvereninden çok korkar. Yanında birinin olması gerekir, aksi takdirde işverenin her teklifi ni kabul edecektir.
Ev hizmetlileri ne kadar maaş alıyorlar?
Biz aylık minimum 1500 Rand’lık (150 Euro) bir öneride bulunduk fakat hükümetten işimizden olabileceğimiz yolunda bir cevap aldık. Johannesburg ve Cape Town’daki hizmetlilerin 900, kırsal kesimdekilerinse 600 Rand almasına karar verildi. Bu ücretler çok düşük ama bunların ödenmesini sağlamak bile hiç kolay değil. Apartheid döneminden beri aynı yerde çalışan isçiler çok daha az kazanıyor.
Bir hizmetli nasıl işe alınır?
Bazı işverenler ve işçiler için küçük ilanlar asıyorlar. Ama ajanslar da var. Özelikle kırsal kesimde pek çok işsiz kadın var, bunların çoğu ajanslara gidiyorlar. Bu ajanslar ve hükümetin bunları kayıt altına alması apartheid döneminde de problemliydi. Bir telefonu, bir faksı, bir masa ve sandalyesi olan herhangi biri kendini işçi bulma ajansı olarak kayıt altına aldırabilir. Benim çalıştığım yerde, Cape Town’da, ajanslar kadınları bir odaya tıkıyor, sıraya sokuyor ve potansiyel işverenlerinin onlara bakıp yetenekleri hakkında sorular sormalarını ve en beğendiklerini seçmelerini bekliyorlar. İşveren bu hizmet için ajansa 300 Rand (30 Euro) veriyor ve bu para ilk birkaç ayda zavallı işçinin maaşından kesiliyor. Bazen, kanunu bilmeyen işçiler ayda 200-300 Rand maaş alıyorlar. Köydeki ailelerine yardım edebilmelerini sağlayacak bir iş bulabilmek için her şeyi kabullenebilecek durumdalar.
İşçi ajanları bazen, 18 yaşın altındakileri de şehre getiriyor oysa bunların çalışması yasalara aykırı. Biz, işçileri sömürdükleri için ajansların kapatılmalarını istiyoruz. Hükümet ne olup bittiğini bilse de bu ajanslar yasal olarak hala kayıt altında. Bu konuyu Çalışma Bakanlığıyla konuştuk ama kimse bizi dinlemiyor. Siz sendikal harekete nasıl katıldınız? 14 yaşında beşinci sınıftan ayrılarak çalışmaya başladım. Başlangıçta sendikalar hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Bu işin ne kadar zor olduğunu başlayana kadar anlamamıştım. Bir gün Cape Town’da polisin parlamentoya yönelen göstericileri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullandığını gördüm. Olayın ne olduğunu bilmiyordum, ama pek çok insan vardı. Dağıldıklarında ne yaptıklarını sordum. Bana, doğru düzgün bir ücret, insan gibi muamele için savaştıklarını anlattılar. 1984’te sendikaya üye oldum ve aidatını ödeyip toplantılara katılan sıradan bir üyeden aktif bir sendikacıya dönüştüm. 1996’ da ise başkan yardımcılığına seçildim.
İşvereniniz sendikal faaliyetlerinize nasıl yaklaşıyordu?
Ben işverenimi yıllarca eğittim! Seçimden sonra evine gidip haberi verdiğimde çok sevindi. Oturduk ve katılmam gereken toplantıların bir çizelgesini yaptık, fotokopisini çekip buzdolabına yapıştırdık. Öylelikle evde olmayacağım zamanları bilecekti. 1995’ te COSATU’yu Rio ve Brüksel’de cinsiyet eşitliği meselesiyle ilgili bir haftalık bir toplantıda temsil etmek üzere seçilmiştim. Önce gitmemi istemedi, ama ona, işimi kaybetmeme yol açsa bile benim gibi bir hizmetlinin yurtdışına gitmesinin büyük bir fırsat olduğunu anlattım. Ne dediğini umursamadım ve pasaport başvurumu yaptım. İşveren hiçbir şey yapamadı. Çünkü, dürüstüm, evden hiçbir zaman bir şey çalmadım. 1991’den beri onlarlayım. Bütün evi ve alarmları biliyorum.Hafta sonu bir yere gittiklerinde evi bana bırakıyorlar.
Ev hizmetinde çalışanlar genellikle pazarlık edemeyecek durumda olmuyorlar mı?
Ev içi emekçileri doğrudan işverenle çalışırlar. İşverenin haleti ruhiyesini bilirler. Eğer patronumun keyfinin yerinde olduğunu görürsem, ona çay koyayım mı diye sorarım. Neden diye sorar, onunla konuşmak istediğim bir şey olduğunu söylerim. Ne zaman konuşabileceğimizi söyler. Temel sorun ev hizmetlilerinin işverenleriyle konuşmaksızın işten ayrılmaları. Onlara kaçmamalarını öğütlüyorum. Her durumda bir hal yolu bulunur. Eğer işveren gerçekten konuşmak istemiyorsa ve işçi yazma biliyorsa, yatağına, yastığına, görebileceği bir yere not bırakıp konuşmayı kabul etmesi sağlanabilir.
Pek çok ev hizmetlisi konuşmaya cesaret edemiyor. 1 Mayıs’ta Güney Afrika’da resmi tatil vardır. Kimse çalışmak zorunda değildir ama pek çok hizmetliye izin verilmiyor. Bazen kendi kendime işverenlerini “eğitecek” cesareti ne zaman bulacaklarını, ne zaman omuzlarına dokunup mesela, “Bugün tatil” diyeceklerini soruyorum. Üyelerimize eğer çaba göstermezlerse onlara kimsenin yardım etmeyeceğini ve eğer onlar söylemezlerse işverenlerinin asla bir problemleri olduğunu anlamayacaklarını söylüyorum.
Ev hizmetlerinde ne tür zorluklar vardır?
Ben evde çalışmaya 14 yaşında başladım. Şu anda 59 yaşındayım. Özellikle eğer hiç deneyiminiz yoksa zor bir iştir. Bazı işverenler hiç düşünmeden sizi işe boğarlar; öyle ki bizi öldürmeye çalıştıklarını düşünürüz! Mesela çok büyük bir evde çalışırsınız ve o evi çekip çevirmek için iki kişiye ihtiyaç olduğunu bilirsiniz ama işveren bir işçi daha istemez. Bir de işçiye kaba davranırlar. Güney Afrika’da işveren size hiçbir şey vermez, kendi de hiçbir şey yapmaz…Hiçbir şey yıkamazlar, hizmetliye bağımlıdırlar ve şikayet ettiğinizde de size maaş verdikleri için dediklerini yapmanız gerektiğini söylerler. Bazen gerçekten dayanılmaz olur. Benim, şahsen haftalık planımı kendim yapma müsaadem var, ama bütün işçilerin yok. Özellikle haklarının farkında olmadıkları durumlarda olanları duymak gerçekten üzücü. İşverenler çalıştırdıkları kadınlara ev çalışanı demiyorlar, hala “hizmetçi” ya da başka bir şey diyorlar ve bu kadınların bazıları köle gibi çalışıyor.

Çeviri: Gökçe Çataloluk
 
http://topic.iceheberg.fr/spip.php?article159

Söyleşi: Ev İşçilerinin Örgütlenmesi Dayanışma İle Büyüyor



Alzheimer hastası Emine Özturan ve kanser hastası Ali Osman Özturan’a yatılı hastabakıcılık yapan, 37 yaşındaki 8 aylık hamile Nilgün Oğuz, hastaların akrabası İsmet Onay tarafından, 19 Ağustos’ta silahla karnından vurularak yaralanmıştı. Haberi öğrenen ev işçisi kadınlar, meslektaşlarına destek olabilmek için yardım kampanyası başlattılar. Bu olay, ev işçisi olarak çalışan kadınların örgütlenme mücadelesinin ne kadar haklı olduğunu , örgütsüz, sigortasız, iş güvenliğinden yoksun  iş tanımı olmadan çalışmanın ne kadar kötü sonuçlar doğurabileceğini gösterdi.Ayrıca bu olaydan sonra yaşanan işçi dayanışması, emekçilerin birbirlerine destek olduklarında sorunların üstesinden ne kadar kolay gelebildiklerinin de ispatı oldu.
27 Eylül 2009′da olayın mağdurları Nilgün Oğuz, Yavuz Oğuz, Raziye Tosun ve Talya Oğuz ile ev işçisi kadınların düzenledikleri yardım kampanyası sonucunda kiralanan evlerinde görüştük.
İşçinet: Olay günü neler yaşandı?
Nilgün Oğuz: Olay 19 Ağustos 2009’da gerçekleşti. Olay günü saat sabah 11 gibi İsmet Onay, yani beni vuran kişi çalıştığımız eve geldi. Kızkardeşine kötü davrandığımızı ima eden sözler söyledi. Ben kendisine zaten 2 aydır burada olmadığını hatırlattım. “Ben bu insanlara iki yıldır bakıyorum. Ali Osman bey de bizden memnun.” dedim. Sözlerinin yakışıksız olduğunu ifade ettim. Kızkardeşini alarak öğlen yemeği yedirmek için kendi evine götürdü.
Akşam üzeri saat 17 civarında geri döndüler. İsmet Onay ile muhatap olmamak için mutfağa geçip pirinç ayıklamaya başladım. O sırada annemle komşunun kızı alışverişten döndüler. Onlar da mutfağa yanıma geldiler. İsmet Onay içerideydi ve eşimde bilgisayarın başında oturuyordu. Bir şeyler bahane ederek mutfağa geldi. Dolap kapaklarını açıp çarparak kapatmaya başladı. Komşumun kızına “Bana şuradan bir bardak su doldur.” dedi. Kız suyu doldurdu. Bu su içilmez diyerek suyu üçümüzün üzerinden fırlattı. Bu esnada biz ıslandık tabi ama sesimizi çıkarmadık. Kıza ikinci bardağı doldurttu ve yine aynı şeyi yaptı. Ayağa kalktım “Bu hareketler yakışıyor mu sana?” dedim. “Bu evler benim, ben yaptırdım. Benim yetkim var konuşmak için.” dedi. Sonra elini kaldırarak vurmak için üzerime hamle yaptı. Annem bana vurmaması için müdahale edip araya girdi.
Gündelikçi olarak çalışan Tokatlı bir kadın arkadaşımız, çalışmaya gittiği evde ev sahibi kadın dışarıya çıkınca, ev sahibi erkek tarafından tacize, tecavüze uğrayıp öldürüldü. Sonrada ortadan kaldırılmak istendi.
Ardından silahını çıkarttı ve hol boşluğuna geçti. Bende arkasından giderek “Ne yapmaya çalışıyorsun o silahla? diye sordum. Eşim de gürültüye geldi. Ali Osman bey onun önüne geçti. Bende Ali Osman beyin önüne geçtim. Herkes birbirini korumaya çalışıyordu. Bir eli kapı kolunda, bir elinde silah varken yarım aralık kapıda göz göze geldik. Karnımı göstererek “Beni bu halde mi vuracaksın?” dedim. Bizi tehdit etmeye çalışıyor, korkutmak istiyor düşüncesindeydim. O sırada gözümün içine baka baka silahını ayarlamış bana isabet ettirebilmek için kapının arkasında. Bir el ateş etti. Vücudumda sanki bir ateş parçası geçti gibi bir sıcaklık algıladım. Yarım aralık kapıyı kapayıp arkasından kilitledi. Bu esnada eşim polisi aradı. İsmet Onay polisler gelene kadar odadan çıkmadı. Bu olay çok kısa zamanda gerçekleşti. Silah patlama seside çok azdı. Bacağıma bir kasılma hissettim, karnımı yokladım. Eşime “Yavuz galiba ben vuruldum.” dedim. Kıyafetimi kaldırıp karnıma baktım. Kan yoktu ancak yağa benzer bir sıvı ve köpükler çıkıyordu. Bebeğime bir şey olur korkusuyla şuurumu kaybetmemem lazım diye düşünerek kendimi şartladım. Sonrasını hayal meyal hatırlıyorum. Ambulansa bindirilişimi hastaneye götürülüşümü hatırlamıyorum.
İşçinet: Ne kadar zamandır Ali Osman Özturan’ın evinde çalışıyorsunuz?
Nilgün Oğuz: İki seneye yakın bir zaman çalıştım. Aynı evde bir alzheimer hastası ve bir kanser hastasına bakıyordum.
İşçinet: Çalıştığınız süre boyunca İsmet Onay’ın size karşı davranışları nasıldı?
Nilgün Oğuz: İsmet Onay bizi oraya çalışmaya gittiğimizden beri hiç istemedi. Her fırsatta, her geldiğinde bir kaç laf sokuşturup duruyordu. Biz de umursamıyor, idare etmeye çalışıyorduk. Sürekli hakaretlerine maruz kalıyorduk.
İşçinet: İşyerinde hiç tacize maruz kaldınız mı?
Raziye Tosun: Kadın kız gördüğünde ağzının suyu akan bir adam bu İsmet. Bir gün çarşıya alışverişe gidiyordum. Onun evinin önünden geçiyordum. Birisi “Aşkım, sevgilim…” diye sesleniyor. Döndüm baktım kimse yok ortalıkta, anladımki bana söylüyor. “Aşkım, sevgilim sana sesleniyorum. Duymuyor musun?” diyor. Esnafta o sırada söylenenleri duyuyor. Bende döndüm “Ne diyorsun sen terbiyesiz?” dedim. “Bilemezsin, korkarsın ben yardımcı olayım.” dedi. Bende öfkeyle “Sakın gelme!” diye bağırdım. Yoluma devam ettim.
İşçinet: Ev işçiliği yaparken başka işlerde de çalıştınız mı?
Nilgün Oğuz: Sekiz ay boyunca bir inşaat şirketinin yemek dağıtım işinde çalıştım. Günde üç defa gidip geliyordum oraya. Kazandığım ek parayla gebe kalabilmek için tedavi görüyordum. Yan dairede inşaat işi vardı. Bir an önce işler bitsin, üzerimdeki sorumluluk kalksın diye oraya da marley döşüyordum. Yıllardır sahip olmak istediğim bebeğe, 40 yaşına yakın kavuşabilecektim. Benim için en büyük zenginlik bebeğimdi.
İki-üç yıl önce sendikayla tanışmış olsam, şu an çok farklı bir yerde olurdum. Aynı işi yapan aynı sıkıntıları paylaşanların birbirine yardım etmesi en büyük destek. Başkalarının beni onlar gibi anlaması mümkün değil.
İşçinet: Şu an bebeğinizin sağlık durumu nedir?
Nilgün Oğuz: Bebeğim Talya premature doğdu. 29 gün boyunca hastanede kaldı. 10 gün önce hastaneden çıkardık. Kızımın kalçasında, kolunda, bacağında ve göbeğinin hemen altında dikişler var. bunların bir kısmı alındı. Sol ayağı atel ile sabitlenmiş durumda. Haftada bir defa Çapa Tıp Fakültesi’nde kontrole götürüp getiriyoruz. Genel durumu iyi, normal bir bebeğin gelişmesi gerektiği şekilde gelişiyor. Tedavinin ortopedik ve plastik cerrahi kısmına henüz başlanmadı. Herşeyden önce sapasağlam doğmasını beklediğimiz çocuğumuzda, kalıcı bir rahatsızlık olmasından korkuyoruz. Şu an sol el ve ayağındaki sinirleri yandığı için böyle bir durum olabilir. Tedavisi yapılabilir mi? Mümkün müdür? Henüz bir bilgimiz yok.
İşçinet: Sizin sağlık durumunuz nedir?
Nilgün Oğuz: On gün hastanede kaldım. Benim de dikişlerim var. Bebeğimle ilgilenmekten henüz kendi kontrollerimi yaptıramadım. Vurulan bölgedeki damarlar hasar gördüğü için hareketlerim kısıtlandı. Uzun mesafe yol yürüyemiyorum. Psikolojim bozuk. Gergin ve asabi bir insan oldum. Herkesin söyledikleri bana batıyor. Psikolojik tedavim devam ediyor. Eşimle beraber haftada bir gün bir saat tedavi görüyoruz.
İşçinet: Burada çalışmadan önce ev işçiliği yapmış mıydınız?
Nilgün Oğuz: Yaklaşık 6-7 senedir çalışmıyordum. Eşim çalışıyordu.
İşçinet: Ev işçisi olarak çalışmaya devam edecek misiniz?
Nilgün Oğuz: Şu anki psikolojimle çok rahat “Çalışmak istemiyorum.” derim. Ancak şartlar gerektirirse yapacak bir şey kalmıyor. Bir çok arkadaşımız bu sektörde çalışıyor. Çoğu mağdur oluyor, başına bizim gibi işler geliyor. Herkes ekmeğinin derdinde.
İşçinet: Hukuki süreci başlattınız mı?
Nilgün Oğuz: Adli tatil ve arkasından gelen bayram tatili nedeniyle, hukuki süreç henüz başlayamadı. Önümüzdeki hafta içi başlayacak.
Gülhan Benli: Genel-İş sendikasının görüşmeleri sonucunda, İHD İstanbul Şube Başkanı Av. Gülseren Yoleri davayla ilgilenecek.
İşçinet: Sendikanın yaşananlardan nasıl haberi oldu?
Gülhan Benli: Daha önce de ev işçisi kadınlar olarak işçinet ile sendikal mücadelemiz ile ilgili bir söyleşi yapmıştık. İşçinet bize ulaşarak, ev işçisi bir kadın arkadaşımızın karnında bebeğiyle vurulduğu haberini verdi. Durumu haber alınca yaralı arkadaşımızın yattığı hastaneyi araştırıp bulduk. Şube başkanımız Nebile Irmak Çetin ile beraber kendisini ziyarete gittik. Sorunlarına, sıkıntılarına olanaklarımız ölçüsünde sahip çıkmaya çalıştık. Bir takım sivil toplum kurluşlarıyla da iletişime geçerek, destek olmaya çalıştık.
İşçinet: Sendika ne gibi yardımlarda bulundu?
Gülhan Benli: Kendisini hukuki süreçte savunacak avukatı bulduk. Çalıştığı yerdeki sıkıntıları nedeniyle, oraya geri dönemeyeceği için, ev tutmalarına yardım ettik. Evin eşyasını düzenlediğimiz kampanyayla toparladık. Psikolojik destek sağlayabilmek için terapilerini başlattık. Ev işçileri kadın komisyonu olarak, valiliğe ve sivil toplum kurluşlarına müracaat ederek yardımlar topladık.
İşçinet: Yaşanan olayları bu sektörde çalışan birisi olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gülhan Benli: Bu yaşanan olay da bizim mücadelemizin gerçek anlamda ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir. Nilgün bu sıkıntıları yaşayan ilk arkadaşımız değil, daha öncesinde yaşananlar da var. Gündelikçi olarak çalışan Tokatlı bir kadın arkadaşımız, çalışmaya gittiği evde ev sahibi kadın dışarıya çıkınca, ev sahibi erkek tarafından tacize, tecavüze uğrayıp öldürüldü. Sonrada ortadan kaldırılmak istendi. Bizler, ev işçisi kadınlar, böyle sömürüleri sonlandırmak için örgütleniyoruz. Dediğim gibi bu olay ilk değil, ancak son olması için elimizden geleni yapacağız. Nilgün arkadaşımız da bize destek olacağını ifade ediyor. Artık o da yanımızda şimdi daha güçlüyüz.
İşçinet: Hastaneye ilk geldiklerinde sendikayı ve ev işçisi kadınları nasıl karşıladınız?
Nilgün Oğuz: Takdir edersiniz ki bu yaşadıklarımdan sonra şüpheyle yaklaştım. Acaba beni vuran kişinin yolladığı birileri mi diye bile düşündüm. Yoğun bakımdan çıkmıştım, insanlara karşı güvensizdim. Kime ne açıklama yapacağımı şaşırmış durumdaydım. Çok haberci geldi gitti.
İşçinet: Sizinle ilgili haber yapmak isteyen medyadan destek gördünüz mü?
Nilgün Oğuz: Ev işçileri arkadaşlarımız ve onların iletişime geçtiği sivil toplum kuruluşları haricinde bir destek almadık. Onlar olayı sadece magazinsel olarak değerlendirmeye uğraştılar.
İşçinet: Şu an sendika hakkında ne düşünüyorsunuz?
Nilgün Oğuz: O zor dönemimizde Genel-İş sendikasından Nebile hanım, gündelikçi işçiler bize destek oldular. Kendilerine son derece minnettarım. Bize en büyük desteği onlar verdi. Aç dahi kalsam açım diyemeyecek bir yapım vardır. Onlar olmasaydı ben derdimi izah edemezdim. Bizi sahiplendiler. Bize hissettirmeden, her şekilde maddi manevi yanımızda olmaya çalıştılar.
Nilgün Oğuz: 2-3 yıl önce sendikayla tanışmış olsam, şu an çok farklı bir yerde olurdum. Aynı işi yapan aynı sıkıntıları paylaşanların birbirine yardım etmesi en büyük destek. Başkalarının beni onlar gibi anlaması mümkün değil. Oradaki tüm arkadaşlarımın iş hayatında karşılaşabileceği bir durum bu.
Gülhan Benli: Bu bir dayanışmadır. Aynı şartlarda ev işlerinde çalışanlar olarak bir dayanışma içerisindeyiz. Verdiğimiz mücadele bu doğrultuda devam ediyor.
Nilgün Oğuz: Ben kendimi yalnızım diye düşünürdüm. Ama emekçi arkadaşlarım bu destekleriyle, bana yalnız olmadığımı gösterdi. Daha önceden sendikayla tanışmış olsaydım. Evin içinde yaşamış olduğum zorlukları yaşayan başkalarının da varlığından haberdar olacaktım. Daha rahat koşullarda çalışmış olacaktım. Sağlık sorunlarımı aşınca, bende gündelikçi arkadaşlarımın örgütlenme mücadelesinin içinde yerimi alacağım. Yapabileceğim her şey ile yanlarında olacağım.
İşçi.Net

Ev evişçisi kadınlar ilk eylemlerini yaptı


İşten atılan arkadaşlarının hakkını isteyen gündelikçi kadınlar ‘köle değil ev işçiyiz’ dedi.
Dün, Tarabya İntes Park Vilları önünde bir araya gelen gündelikçi kadınlar, hiç bir gerekçe gösterilmeden, hakaretlerle işten atılan arkadaşlarının hakkını istedi.
Yaklaşık bir senedir sendikalaşma mücadelesi veren ev işçisi kadınlar çalıştıkları lüks villalar önünde yaptıkları basın açıklamasında, “Köle değiliz , ev işçisiyiz ! Can güvenliği , iş güveliği, sağlık güvenliği istiyoruz, alacağız “ pankartı açtı.
Eyleme; direnişteki Entes’ten, Yörsan platformundan, Plaza eylem platformundan işçilerin yanı sıra, Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Cem Çekil ve Emekçi Kadın Komisyoları temsilcileri de destek verdi. Eylemde sık sık, “İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!”, “Sendika, sigorta hakkımız söke söke alırız!”, “Yaşasın iş ekmek özgürlük mücadelemiz!”, “ İnsanca çalışmak istiyoruz!”, “Cinsel sınıfsal sömürüye son!”, “Yaşasın işçilerin birliği!”, “Birleşe birleşe kazanacağız!”, “Yaşasın sendikal mücadelemiz!” sloganları atıldı.
Yaptıkları açıklamada kadınlar, arkadaşlarının 5 Kasım 2009 tarihinde hiç bir gerekçe gösterilmeden ve haber verilmeden işten çıkartıldığı, çalıştığı sürenin ücretinin ödenmediği ve işveren Zeynep Aslan tarafından hakaret ve tehdide maruz kaldığını dile getirdi.
‘Karşınızda tek kişi yok örgütlü bir bütün var’
Açıklamada, “Arkadaşımız bir çocuğa bakmak için işe alınmış ancak evdeki üç çocuğa birden bakmak zorunda kalmıştır. Kendine ait yatak verilmemiş, dokuz aylık bebekle birlikte yatmaya zorlanmıştır. Hem arkadaşımız hem de bebek açısından sağlıksız olan bu durum, gerçekten şaşırtıcıdır. Gece-gündüz üç saatlik uykuyla çalışan arkadaşımız, insan üstü bir enerji harcamıştır. Önceden belirlenmiş izin günlerine uyulmamış, işverenin keyfiyetine göre izin kullanabilmiştir. İş tanımının dışında farklı işler de yaptırılmaktadır” denildi. Bu koşulların kabul edilemez olduğunun altını çizen kadınlar şöyle seslendi: “ Bizler ev işçisi kadınlar olarak Zeynep Aslan’a ve onun gibi ev işçilerinin haklarını gasp edenlere sesleniyoruz! Artık karşınızda tek başına Ayşe-Fatma yok! Örgütlü ev işçisi kadınlar var. Kölelik koşullarını geride bırakıp insanca koşullarda çalışmak ve yaşamak için mücadele vereceğiz. Bizler gücümüzü sendikada birleştirdik. Kendimize, emeğimize, bedenimize, kimliğimize sahip çıkmak için mücadelemizi hep beraber veriyoruz. Ev işçisi kadınlar olarak yılmadan usanmadan sendikamıza sahip çıkıyoruz ve çıkacağız.”
Yaklaşık bir senedir sendikalaşma mücadelesi veren ev işçisi kadınlar çalıştıkları lüks villalar önünde yaptıkları basın açıklamasında, “Köle değiliz , ev işçisiyiz ! Can güvenliği , iş güveliği, sağlık güvenliği istiyoruz, alacağız “ pankartı açtı.

2 Ağustos 2011 Salı

ilo sözleşmesi!


C189 Ev İşçileri Sözleşmesi, 2011
Ev işçileri için insana yaraşır iş ile ilgili sözleşme (Not: Sözleşmenin yürürlüğe gireceği tarih:)
Sözleşme: C189
Yer: Cenova
Kabul Tarihi:16.06.2011
Konferans Oturumu: 100
Konu:
Sözleşmenin onayı ile ilgili bilgiler için bkz.:
Belge No. (ilolex): 012011189
Belgeyi Fransızca ve İspanyolca olarak görüntüleyin.
Statü: güncel belge. İşbu Sözleşme 1985 tarihinden sonra kabul edilmiştir ve bugün itibariyle güncel addedilmiştir.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Genel Konferansı, Uluslararası Çalışma Ofisi Yönetim Kurulu tarafından Cenova’da toplanmış ve 1 Haziran 2011 tarihi itibariyle 100. Oturum’unu gerçekleştirmiş,
ILO’nun Çalışma Hayatı ile ilgili Temel İlkeler Beyannamesi’nin ve Hakça Küreselleşme için Sosyal Adalet ile ilgili ILO Beyannamesi’nin ortaya koyduğu hedeflerin gerçekleştirilmesi ile insana yaraşır bir iş hayatının teşviki amacıyla düzenlenen konferansa ILO dikkate değer bir katılım göstermiş,
Ailelerinin sorumluluklarını taşıyan kadın ve erkek işçiler için meslekî fırsatların artırılması, yaşlı nüfusa, engelli çocuk ve şahıslara tanınan bakım imkânlarının kapsamının genişletilmesi, önemli ölçülerde ülke içi ve ülkeler arası gelir transferlerinin gerçekleştirilmesi gibi, ev işçilerinin küresel ekonomiye dönük muazzam katkıları tanınmış,
Ev işlerinin değer kaybettiği ve görünmez hâle geldiği, bu türden işlerin esas olarak kadınlar ve genç kızlar tarafından yapıldığı, bunların önemli bir bölümünün göçmen ya da kimi avantajlardan muaf ülke vatandaşları olduğu, ev işçilerinin istihdam ve çalışma koşulları bağlamında ciddî ayrımcılığa tabi tutulduğu ve diğer türden insan hakları ihlallerine maruz kaldığı tespit edilmiş,
Resmî istihdam için tarihsel açıdan kıt imkânlara sahip gelişmekte olan ülkelerdeki ev işçilerinin ulusal işgücünün önemli bir bölümünü teşkil ettikleri ama öte yandan da bu işçilerin en fazla marjinalize edilen kesim oldukları dikkate alınmış,
Uluslararası iş sözleşmelerinin ve tavsiyelerinin tüm işçiler için geçerli olduğu, bu sözleşme ve tavsiyelerden istifade edip etmediklerine bakılmaksızın, ev işçilerinin de bu haklara sahip olduğu hatırlatılmış,
1949 tarihli Göçmenlerin İstihdamı Sözleşmesi’nin (Gözden Geçirildi) (No.97), 1975 tarihli Göçmen İşçiler Sözleşmesi’nin (No. 143), 1981 tarihli Ailesinin Sorumluluğunu Taşıyan İşçiler Sözleşmesi’nin (No. 156), 1997 tarihli Özel İstihdam Ajansları Sözleşmesi’nin (No. 181) ve 2006 tarihli İstihdam İlişkileri ile ilgili Tavsiye’nin (No. 198) ve ayrıca İş Göçü üzerine Çok Taraflı ILO Çerçevesi’nin ev işçileri için de geçerli olduğu belirtilmiş: 2006 tarihli emek göçüne yönelik haklar temelli ilkeler ve talimatların bağlayıcılığı bulunmadığı tespit edilmiş,
Ev işçilerinin tüm haklarından tam anlamıyla istifade edebilmeleri için onlarla ilgili genel ve özel standartların talep edilebilmesine imkân veren ilgili özel koşullar kabul edilmiş,
Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi, Medenî ve Siyasî Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, İktisadî, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, Her Türlü Irk Ayrımcılığının Tasfiyesi için Uluslararası Sözleşme, Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi, Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve özelde bu sözleşmeye ek, İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol ile Göçmenlerin Kara, Deniz ve Hava Yoluyla Kaçırılmasına Karşı Ek Protokol, Çocuk Hakları Sözleşmesi ile Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Üyelerinin Korunmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin geçerli olduğu hatırlatılmış,
Ev işçileri için insana yaraşır bir çalışma hayatı ile ilgili, oturum gündeminin dördüncü maddesi olan, belirli önerilerin kabulü karara bağlanmış,
İlgili önerilerin uluslararası bir Sözleşme biçimi kazanması kararlaştırılmış;
Aşağıda takdim edilen ve on altı haziran iki bin on bir tarihli Ev İşçileri Sözleşmesi olarak nitelendirilmesi mümkün olan işbu Sözleşme kabul edilmiştir.

Madde 1
Sözleşmenin amacı doğrultusunda:
(a) Ev işi, evin belirli bir mensubu ya da tüm ev ahalisi için evde icra edilen işleri ifade eden bir terimdir;
(b) Ev işçisi, işçi-işveren ilişkisi dâhilinde, ev işleri ile uğraşan kişileri tanımlayan bir terimdir;
(c) Ev işleri ile ara sıra ya da gelişigüzel meşgul olan ve ilgili işi meslekî bir temele dayalı olarak icra etmeyen bir kişi, ev işçisi değildir.
Madde 2
1. Anlaşma hükümleri ülke içindeki tüm işçilere uygulanır.
2. Bu Sözleşme’yi onaylayan bir Üye, işçi ve işverenleri temsil eden örgütlerle, eğer mevcut ise, ev işçileri örgütlerinin temsilcilerine danıştıktan sonra, ilgili sözleşmenin kapsamından tümüyle ya da kısmen muaf tutulabilir:
(a) En azından denk bir koruma temin edebilmiş işçileri ihtiva eden belirli kategoriler;
(b) Doğası itibariyle önemli kimi sorunların doğmasına bağlı işçi kategorileri.
3. ILO Anayasası’nın 22. Madde’sine bağlı olarak tatbik edilen Sözleşme’yle ilgili ilk raporda belirtilen bir önceki paragraftaki imkânlardan istifade eden her Üye, hangi işçi kategorilerinin muaf tutulduğunu, muafiyetin sebeplerini ek bir raporda belirtmek, sözleşmenin ilgili işçileri kapsayacak ölçüde genişletilmesine dair bir görüş dâhilinde alınacak tedbirleri belirlemek durumundadır.
Madde 3
1. Her Üye, bu sözleşmede belirlendiği biçimiyle, tüm ev işçilerinin insanî haklarının teşvik edilmesi ve korunmasına ilişkin ilgili tüm tedbirleri alacaklardır.
2. Ev işçileri ile ilişkili olarak her Üye, çalışma hayatı ile ilgili temel hak ve ilkelerin teşviki ve gerçekleşmesine dair sözleşmede belirlenen ilgili tüm tedbirleri almakla yükümlüdür:
(a) Kurumsallaşma özgürlüğü ve toplu görüşme hakkının etkin olarak kabulü;
(b) Tüm zorunlu ya da cebrî çalışma biçimlerinin tasfiyesi;
(c) Çocuk emeğinin etkin bir biçimde ilgası;
(d) İstihdama ve meslekî duruma bağlı ayrımcılıkların tasfiyesi.
Ev işçilerinin ve işverenlerin kurumsallaşma özgürlüğünü ve toplu görüşme hakkının kabulünü güvence altına alan Üyeler, ev işçilerinin ve işverenlerin örgütlenme hakkını koruyacak, ilgili örgütlerin kurallarına tabi olacak, işçi ve işverenlerin kendi seçtikleri örgütlere, federasyonlara ve konfederasyonlara katılımına imkân vereceklerdir.
Madde 4
1. Her Üye, 1973 tarihli Asgari Yaş Sözleşmesi (No. 138) ile 1999 tarihli Kötü Şartlardaki Çocuk Emeği Sözleşmesi’nin (No. 182) hükümleri ile tutarlı olacak biçimde, ev işçileri için asgari bir yaş belirleyecek ve bu belirlenen yaş genel anlamda işçiler için ulusal yasalar ve düzenlemelerce belirlenen yaştan küçük olmayacaktır.
2. Her Üye, 18 yaş altındaki ve asgari istihdam yaşının üzerindeki ev işçilerinin yaptıkları işin onları zorunlu eğitimden mahrum kılmaması ya da onların müteakip eğitsel veya meslekî eğitimlere iştirakine dair imkânlardan alıkoymaması amacıyla gerekli tedbirleri alacaktır.
Madde 5
Her Üye, ev işçilerinin her türden istismar, taciz ve şiddete karşı etkin bir biçimde korunmasıyla ilgili tüm tedbirleri alacaktır.
Madde 6
Her Üye, genel olarak diğer tüm işçiler gibi ev işçilerinin de hakkaniyetli istihdam şartları ve insana yaraşır çalışma koşullarından ve eğer işçiler evde meskûn ise, onların gizlilik haklarına riayet eden, uygun hayat koşullarından istifade etmesini sağlayacak tedbirleri alacaktır.
Madde 7
Her Üye, ev işçilerinin kendilerini ilgilendiren hüküm ve koşullar hususunda, tercihen ulusal yasalarla, düzenlemelerle ya da toplu sözleşmelerle uyumlu, yazılı anlaşmalar aracılığıyla, uygun, doğrulanabilir ve kolayca anlaşılabilir bir üslupla bilgilendirilmelerini sağlayacak gerekli tedbirleri alacaktır. Bu tedbirler aşağıdaki hususları ihtiva ederler:
(a) İşçi ve işverenin ismi ve adresi;
(b) Her daim kullanılan işyeri ya da işyerlerinin adresi;
(c) Belirli bir zaman dilimi boyunca geçerli olan iş sözleşmesinin başlama tarihi ve süresi;
(d) Yapılacak işin türü;
(e) Ücret, hesaplanma yöntemi ve ödemelerin dönemselliği;
(f) Normal iş saati;
(g) Yıllık ücretli izin, günlük ve haftalık dinlenme periyotları;
(h) Mevcut olduğu durumlarda, yiyecek ve barınma hakkının temini;
(i) Mevcut olduğu durumlarda, staj ya da deneme süresi;
(j) Mevcut olduğu durumlarda, işçinin ülkesine geri gönderilmesine ilişkin şartlar; ve
(k) Ev işçisinin ya da işverenin bildirimine ait her türden süre dâhil, işin sona ermesine ilişkin hüküm ve koşullar.
Madde 8
1. Ulusal yasalar ve düzenlemeler, ev işlerinde çalıştırılmak üzere işe alınan göçmen ev işçilerinin başka bir ülkede çalışabilmeleri için yazılı bir iş teklifi almalarına ya da iş teklifinin geçerli olduğu veya sözleşmenin tatbik edileceği ev işinin yapılabilmesi amacıyla ulusal sınırların geçilmesinden önce, Madde 7’de belirtilen istihdamla ilgili hüküm ve koşullara işaret eden, işin yapılacağı ülkede uygulanabilir nitelikteki bir iş sözleşmesini gerektirir.
2. Bir önceki paragraf, iki taraflı, bölgesel ya da çok taraflı anlaşmalara bağlı olarak veya bölgesel ekonomik entegrasyon alanlarının genel sınırları dâhilinde, istihdam amaçlı hareket serbestiyetine sahip işçiler için geçerli değildir.
3. Üyeler, ilgili sözleşmenin hükümlerinin göçmen ev işçilerine etkin bir biçimde tatbikine imkân vermek amacıyla, kendi aralarında yapacakları işbirliklerine dair tüm tedbirleri alacaklardır.
4. Her Üye, ev işçilerinin tabi olduğu iş sözleşmesinin sona erimi ya da süre dolumu ile birlikte ilgili göçmen ev işçilerine ülkelerine geri gönderilme hakkı bahşeden yasal araçları, düzenlemeleri ya da diğer tedbirleri belirlemek zorundadır.
Madde 9
Her Üye, ev işçilerinin aşağıdaki haklara sahip olmaları hususunda gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür:
(a) Ev işçileri, evde ikamet etsin ya da etmesin, işvereni ya da muhtemel işvereni ile anlaşma yapmakta özgürdür;
(b) Evde ikamet eden işçi, yıllık izinlerinde, günlük veya haftalık dinlenme sürelerinde evde kalmaya ya da ev ahalisi ile birlikte olmaya mecbur edilemez;
(c) Ev işçileri, seyahat ve kimlik belgelerini kendi ellerinde bulundurma hakkına sahiptirler.
Madde 10
1. Her Üye, ev işçiliğinin özel niteliklerini dikkate alan ulusal yasalar, düzenlemeler ya da toplu görüşmelerle uyumlu normal çalışma saatleri, fazla mesailerin telafisi, günlük ve haftalık dinlenme süreleri ve ücretli yıllık izin hususunda ev işçileri ile genelde tüm işçiler arasında eşitliğin hüküm sürmesi için gerekli tedbirleri alacaktır.
2. Haftalık dinlenme süresi, aralıksız en az 24 saatlik süreler hâlinde belirlenecektir.
3. Ev işçilerinin zamanlarının kendi istekleri doğrultusunda geçiremedikleri ve ev ahalisinden gelen çağrılara cevap vermek durumunda kaldıkları süreler, ulusal yasalar, düzenlemeler ya da toplu görüşmeler veya ulusal pratikle tutarlı diğer türden araçların belirlediği çalışma saatleri ölçü alınarak tespit edilecektir.
Madde 11
Her Üye, mümkün olduğu yerlerde, ev işçilerinin asgari ücret üzerinden güvence altına alınmaları için gerekli tedbirleri alacak, masraflar cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin karşılanacaktır.
Madde 12
1. Ev işçilerine, ayda bir kez, düzenli aralıklarla, doğrudan ödeme yapılacaktır. Ulusal yasalar, düzenlemeler ya da toplu sözleşmeler aksi yönde bir dayatma içinde olmadığı sürece, ödeme banka transferi, banka çeki, posta çeki, havale ya da parasal ödemeye ait diğer yasal araçlar yoluyla, ilgili işçinin rızası ile yapılabilir.
2. Ulusal yasalar, düzenlemeler, toplu sözleşmeler ya da tahkim kararları, ödeme hususunda genel anlamda diğer kategorilerdeki işçilere tatbik edilenlerden daha az avantajlı olmayan bir ödeme biçimi dâhilinde, ev işçilerine ödenen ücretlerin sınırlı bir kısmının ödenmesini talep edebilir. Bu türden ödemelerin güvence altına alınabilmesi için gerekli tedbirler işçilerin onayı ile uygulamaya konulur; onlara atfedilen değer hakça ve makul olmalı, işçinin kişisel faydası ve çıkarı için kullanılmalıdır.
Madde 13
1. Her ev işçisi, güvenli ve sağlıklı koşullarda çalışma hakkına sahiptir. Her Üye, ev işçilerinin sağlık ve güvenlikle ilgili meslekî ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, ev işçiliğinin özgül niteliklerine bağlı olarak, ulusal yasalara, düzenlemelere ve pratiğe uygun gerekli tedbirleri alacaktır.
2. Bir önceki paragrafta ifade edilen tedbirler, işçi ve işveren örgütleri ile mevcut olduğu yerlerde, ev işçileri ve işverenlerin temsilcilerinin danışmanlığında, dereceli olarak tatbik edileceklerdir.
Madde 14
1. Her Üye, annelikle ilgili olanlar dâhil, ev işçilerinin sosyal güvenlikle ilgili olarak diğer işçilere sunulan koşullardan daha azına sahip olmamalarına imkân verecek, ev işçiliğinin özgül niteliklerine bağlı olarak, ulusal yasalara ve düzenlemelere uygun tedbirleri alacaktır.
2. Bir önceki paragrafta ifade edilen tedbirler, işçi ve işveren örgütleri ile mevcut olduğu yerlerde, ev işçileri ve işverenlerin temsilcilerinin danışmanlığında, dereceli olarak tatbik edileceklerdir.
Madde 15
1. Özel istihdam bürolarınca işe alınıp yerleştirilen göçmen ev işçileri de dâhil, tüm ev işçilerini suistimal edici pratiklere karşı etkin biçimde korumak amacıyla her Üye:
(a) Özel istihdam bürolarının işe alma ya da işe yerleştirme faaliyetlerini, ulusal yasalara, düzenlemelere ve pratiğe uygun olarak yönetecek koşulları belirlemelidir;
(b) Ev işçileri ile ilişkili özel istihdam bürolarının faaliyetleri ile ilgili şikâyetlerin, suistimallerin ve dolandırıcılık pratiklerinin incelenebilmesi için gerekli araç-gereci ve prosedürleri temin etmelidir;
(c) Özel istihdam bürolarınca kendi bölgesinde işe alınmış ya da ilgili bölgeye yerleştirilmiş ev işçilerine yönelik suististimallere kendi yetki sınırları dâhilinde, uygun olduğu durumlarda, diğer Üyelerle işbirliği içinde, mani olmak amacıyla alınacak gerekli ve uygun tedbirleri kabul etmelidir. Bu tedbirler, ev işçisi üzerinden, sırasıyla özel istihdam bürosuna ve ev sakinlerine ilişkin zorunlulukları belirleyen ve dolandırıcılık pratikleri ile suistimallere bulaşmış özel istihdam bürolarının yasaklanması dâhil, verilecek kimi cezaları ihtiva eden yasa ya da düzenlemeleri kapsar;
(d) İşe alma, yerleştirme ve istihdam gibi başlıklarda doğabilecek suistimalleri ve dolandırıcılık pratiklerine mani olan iki taraflı, bölgesel ya da çok taraflı anlaşmalar yanında, ev işçilerinin başka bir ülkede çalışmak üzere hangi ülkede işe alındığına dikkat etmelidir;
(e) Özel istihdam büroları tarafından belirlenen ücretlerin ev işçilerinin maaşlarından kesilmemesi için gerekli tedbirleri almalıdır.
2. Bu Madde’nin her bir hükmünün uygulanmasında Üyeler, işçi ve işverenlerin temsilci örgütlerine, eğer mevcut ise, ev işçileri ile işverenlerin örgüt temsilcilerine danışırlar.
Madde 16
Her Üye, tüm ev işçilerinin, ister bizzat ister bir temsilci aracılığıyla, genel anlamda işçiler için elverişli olandan daha az avantajlı olmayan koşullar altında, mahkemelere ya da ihtilaf çözüm mekanizmalarına erişebilmeleri ile ilgili olarak, ulusal yasalarla, düzenlemelerle ve pratikle uyumlu tedbirleri almak durumundadırlar.
Madde 17
1. Her Üye, ev işçilerinin korunması ile ilgili, ulusal yasalara ve düzenlemelere dönük uyumluluğu güvence altına alan araçlarla ilgili şikâyet mekanizmalarının etkin ve erişilebilir olmasını sağlamalıdır.
2. Her Üye, ulusal yasalarla ve düzenlemelerle uyumlu olarak, ev işçiliğinin özel kimi niteliklerine ilişkin iş denetimi, yaptırım ve cezalarla ilgili tedbirler alıp uygulamaya koymalıdır.
3. Mevcut ulusal yasalarla ve düzenlemelerle uyumlu olduğu ölçüde bu tür tedbirler, özel hayatın gizliliği esasına ilişkin olarak, evin giriş izni verilen bölümlerini belirlerler.
Madde 18
Her Üye, ev işçilerinin giderlerinin karşılanmasına ilişkin mevcut tedbirleri genişletmek veya onları benimsemek ya da uygun olduğu yerlerde, belirli tedbirler geliştirmek suretiyle, toplu görüşmelerle veya ulusal pratikle uyumlu ek tedbirler almak, ayrıca yasalar ve düzenlemeler üzerinden işçi ve işveren örgütlerinin temsilcilerine danışarak, bu Sözleşme’nin tüm hükümlerini uygulamak durumundadır.
Madde 19
İşbu Sözleşme, diğer uluslararası iş sözleşmelerine bağlı olarak çalışan ev işçilerine uygulanan görece daha avantajlı hükümlere yönelik herhangi bir etkide bulunmaz.
Madde 20
İşbu Sözleşme’ye ilişkin resmî onaylar, kayıt amacıyla, Uluslararası Çalışma Ofisi Genel Direktörlüğü’ne bildirilecektir.
Madde 21
1. İşbu Sözleşme, sadece sözleşme onayı Uluslararası Çalışma Ofisi Genel Direktörlüğü’ne kaydettirilmiş Üyeleri bağlar.
2. İşbu Sözleşme, iki Üyenin yaptıkları onay işlemlerinin Genel Direktörlük tarafından kayıt altına alındığı tarihten on iki ay sonra yürürlüğe girer.
3. Bu tarihten sonra ilgili Sözleşme, onayın kaydedildiği tarihten on iki ay sonra, her bir Üye için yürürlüğe girer.
Madde 22
1. İşbu Sözleşme’yi onaylamış olan bir Üye, kayıt amacıyla Uluslararası Çalışma Ofisi Genel Direktörlüğü’ne resmî bir yazı ile Sözleşme’nin ilk yürürlüğe girdiği tarihi takip eden on yılın bitimi ardından onu geçersiz kabul ettiğini bildirebilir. Bu türden bir bildirim, kaydedildiği tarihi takip eden bir yılın ardından yürürlüğe girer.
2. İşbu Sözleşme’yi onaylamış ancak bir önceki paragrafta belirtilen, on yıllık periyotun bitimini takip eden bir yıl içinde bu Madde’de tespit edilen geçersiz kılma hakkını kullanmamış olan her Üyeye başka bir on yıllık süre verilir, bu Madde’de belirlenen şartlara bağlı olarak ilgili Üye on yıllık her yeni sürenin ilk yılı içinde ilgili Sözleşme’nin geçersiz addedebilir.
Madde 23
1. Uluslararası Çalışma Ofisi Genel Direktörlüğü, Örgüt Üyeleri’nin tüm onay ve geçersizleştirme bildirimlerinin kaydedilmesi hususunda Uluslararası Çalışma Örgütü’nün tüm üyelerine duyuruda bulunur.
2. Bildirilmemiş ikinci onayın kaydını Örgüt Üyeleri’ne duyururken Genel Direktörlük, Örgüt Üyeleri’nin dikkatlerini Sözleşme’nin yürürlüğe gireceği tarihe çekecektir.
Madde 24
Uluslararası Çalışma Ofisi Genel Direktörlüğü, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin kayıt altına alınmış tüm onaylar ve geçersizleştirme işlemleri ile ilgili 102. Madde’si uyarınca, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği ile kayıtlar hususunda temas kurar. 
Madde 25
Gerekli olduğu durumlarda Uluslararası Çalışma Ofisi Yönetim Kurulu, Sözleşme’nin işleyişi ile ilgili bir raporu Genel Konferans’a sunar ve Sözleşme’nin kısmen ya da bütün olarak revize edilmesine ilişkin bir tartışma mevcut ise, bu meseleyi Konferans gündemine getirir.
Madde 26
1. Konferans:
(a) Bir Üye’nin yeni gözden geçirilen Sözleşme’yi onaylaması hâlinde, Madde 22’deki hükümlere, ayrıca yeni gözden geçirilen Sözleşme’nin yürürlüğe girip girmediğine ya da ne zaman işlerlik kazandığına bakılmaksızın, işbu Sözleşme hukukî açıdan geçersiz kabul edilirse;
(b) Yeni gözden geçirilmiş Sözleşme, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren işbu Sözleşme’nin Üyelerin onayına açık olma durumu sona ererse, yeni bir Sözleşme’nin kabul edilmesini karara bağlar.
2. İşbu Sözleşme, onu onaylamış ama gözden geçirilmiş hâlini onaylamamış ilgili Üyeler için herhâlükârda mevcut içeriği ve biçimi ile yürürlükte kalacaktır.
Madde 27
Sözleşme’nin İngilizce ve Fransızca versiyonları da aynı ölçüde buyurucudurlar.