29 Mayıs 2013 Çarşamba

Ev İşçileri için İnsana Yakışır İş
ILO Ev işçileri Konferansı’na sunulan Açılış Konuşması

Hoşgül Mehmed
20 Şubat 2013
Hilton, Ankara




Sayın Bakan,
Sayın ILO Türkiye Ofisi Direktörü,
Değerli konfederasyon temsilcileri
Değerli kamu kurumlarının temsilcileri,
Değerli akademisyenler,
Değerli basın mensupları ve
Değerli Konuklar,


İsmim Hoşgül Mehmed. 8 yıldır ev işçisi olarak çalışıyorum. Ev İşçileri için İnsana Yakışır İş başlığını taşıyan ve beni çok heyecanlandıran bu konferansta açılış konuşmalarından birini yapma fırsatı sunduğunuz için teşekkür ediyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 189 No’lu Ev İşçileri Sözleşmesini üyesi olduğum Ev İşçileri Dayanışma Sendikası sayesinde bundan bir yıl kadar önce öğrendim. Sözleşmenin ev işçilerinin özgül sorunlarını çok iyi tespit ettiğini, ücret ödemesinden şiddete, göçmen işçilerin sorunlarından özel istihdam bürolarına kadar pek çok alanda çözümler ürettiğini gördük. Bu sözleşme, örgütlenme çalışmalarımızda önemli bir mücadele aracı haline geldi ve bize ilham kaynağı oldu. Sözleşmenin, bizlerle ilgili ciddi bir saha bilgisine dayalı olduğu açıkça ortada. Bu nedenle Uluslararası Çalışma Örgütü’ne bu değerli çalışmadan ötürü tüm ev işçileri adına teşekkür etmek istiyorum.




Biz ev işçilerinin çalışma hayatında yaşadığımız sorunlar oldukça fazla ve çeşitli. Belli başlıklar halinde bu sorunları sizlerle paylaşmak istiyorum. Kendi yaptığımız iş üstünde, zamanımız üstünde, geleceğimiz üstünde ve çalıştığımız emek piyasası üstünde kontrol sahibi olmadığımızı düşünüyorum. Bunları sırayla açmaya çalışacağım.

Birincisi, kendi yaptığımız işin üstünde kontrol sahibi değiliz. Belirli bir iş tanımımız yok. Çocuk bakıcısı olarak işe girip hasta bakımı, ev temizliği, yemek yapmak zorunda kalabiliyoruz. Keyfiyeti engelleyecek şekilde iş tanımı yapılmasına ihtiyacımız var. Zira işimizi ne kadar ciddiye alırsak alalım, bir iş tanımımız olmadığı zaman hep bir şeyler eksik ve yetersiz olarak görülüyor. Buna yönelik ILO’nun 201 No’lu Tavsiye Kararında da belirtilen bireysel standart iş sözleşmesi üzerinde sendikamızdaki arkadaşlarımla birlikte çalışıyoruz. Bu şekilde ev işleri asistanı, haftalık temizlik görevlisi, çocuk ve hasta bakımı asistanı gibi kategoriler belirleyerek bunların iş tanımlarını ayrıntısıyla yazdık.

İkincisi, zamanımız üstünde kontrol sahibi değiliz. Ev işçileri işe geliş ve gidiş saatlerini, izin günlerini çoğu zaman kendileri belirleyemezler. İşverenin kendi özel durumuna bağlı olarak bu saatler ve günler hep değişir. Ev işçisinin kendi özel hayatı dikkate alınmaz. Ev işçisi bir başkasının hayatını ve zaman akışını yaşar. Hele yatılı çalışanlar için gece ve gündüz birbirine karışır. Uzun yıllar yatılı çalıştığım için bu sorunları ilk elden biliyorum. Bu yüzden işçi ve işverenin karşılıklı ihtiyaçlarının dikkate alındığı bir standartlaşma çok önem taşıyor bizim için. Örneğin bahsettiğim sözleşmede ev işini en ufak zaman parçalarına kadar ayırarak, bu işlerin ne kadar zaman aldığını tek tek hesapladık. Böylece zaman üzerinde yeniden bir kontrol kazanmayı ve ev işinin kelimenin tam anlamıyla, ILO Sözleşmesinin de vurguladığı gibi, profesyonel olarak yapılan bir iş olarak kabul edilmesini hedefledik.

Üçüncüsü, geleceğimiz üstünde kontrol sahibi değiliz. İşverenler rahatlıkla bizi gerekçe göstermeden işten çıkarabildiği için geleceğimizi güvence altına alamıyoruz. Örneğin en son işimden, hiç bir gerekçe gösterilmeden ve yeni bir iş arama süresi tanınmadan çıkarıldım. Yasal mevzuatın zorunlu hale getirmesine karşın sigortalı olan ev işçisi sayısı da çok az. Ben kendim de sigortasız çalışıyorum. Bel ağrısından kansere kadar henüz meslek hastalığı sınıflandırması yapılmamış pek çok rahatsızlık yaşadığı için erken yaşlanan arkadaşlarımız var. Hiç birinin emekli olma şansı yok. Bizler hayatlarımızı ve geleceğimizi riske atarak bu işi yapıyoruz. Öyle ki, gün geliyor geçirdiğimiz iş kazaları sonucu sakatlanabiliyor ve hatta hayatlarımızı kaybedebiliyoruz. Biz ev işçilerinin sosyal güvence altına girmeleri için gerekli farkındalık çalışmasını tabandan yapmaya hazırız. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bu konudaki desteği bizim için çok önemli.



Dördüncüsü çalıştığımız sektördeki emek piyasasının düzenlenişi üstünde kontrol sahibi değiliz. Ev işçiliği, ekonomik koşulları ya da aile yaşantısı başka bir meslek eğitimine olanak tanımamış kadınlar için en kolay girilebilen sektördür. Ev işçilerinin çoğu kendi ekonomik ve sosyal haklarının farkında olmazlar. Emek piyasasındaki aracıların tam da bu zayıf ve korumasız durumu suiistimal edebildiğini görüyoruz. Benim ve arkadaşlarımın onlarca istihdam bürosuyla yaşadığımız deneyimlerden topladığımız veriler gösteriyor ki bu aracıların bir kısmı yasal olmadığı halde işçilerden komisyon alıyor, işverenle işçinin ihtiyaçlarını örtüştürecek profesyonel hizmeti sunmakta yetersiz kalıyor ve iş görüşmelerinde kötü muamele edebiliyor.

Ev işçisinin bir mekan olarak ev ile olan ilişkisi diğer insanlardan farklıdır. Biz ev işçilerin için ev, hem yaşadığımız, hem de çalıştığımız iki ayrı yer anlamına gelir. Bu nedenle her iki alanda toplumsal cinsiyet ile bağlantılı olarak yaşanan sorunlar da ev işçileri için çok daha fazladır. Çalıştığımız evlerde haksızlığa, psikolojik baskıya, mobbinge, haysiyet kırıcı davranışlara, hatta taciz ve şiddete maruz kalırız. Kendi yaşadığımız evlerde ise, diğer bütün kadınların maruz kaldığı ataerkil düzeni ve bunun getirdiği cinsiyetçi işbölümü ile başetmek zorunda kalırız. Yani hem bir çalışan hem de aile mensubu olarak ev içinde yaşanabilecek her türlü eşitsizlik ve adaletsizlik ev işçisinin omuzlarına yüklenir. Eğer ev işçisinin maruz kaldığı adaletsizlik ve eşitsizlikler evin içinde başlıyorsa, o zaman bireysel özgürleşme ve toplumsal adaletin başlayacağı yer de evin içi olmalıdır. Bu nedenle ev işçileri hem iş hem yaşam alanı olarak ev mekanını dönüştürmelidir.

Evde çalışanları ilk defa “ev işçisi” olarak tanıyan ILO sözleşmesinin bir çerçeve ve yol gösterici metin olduğunun, bizlerin sorunlarını tek başına çözemeyeceğinin farkındayız. Gerçek çözüm bu sözleşmenin hem yasal ve kurumsal düzenlemelerle, hem de tabandan gelen bir örgütlenmeyle hayata geçirilmesinde yatıyor. Türkiye’de ilgili kurumların bu sorumluluğu üstlenerek en kısa zamanda ILO Sözleşmesini imzalamasını istiyoruz. Ayrıca ev işçilerinin örgütlenme hakkına ve ilgili ILO Sözleşmelerine aykırı olan Ev İşçileri Dayanışma Sendikasıyla ilgili kapatma kararının da temyizde bozulmasını talep ediyoruz. Ev işçileriyle ilgili hiç bir çözüm ev işçilerini ve onların demokratik örgütlerini dışlayarak hayata geçemez.

Kadınların çalışma hayatına girmesi şüphesiz bizleri güçlendiren bir durumdur. Ben de tek başıma İstanbul’da yaşamaya başlayıp çalışma hayatına girince güçlendiğimi, bağımsızlık kazandığımı gördüm. Ancak çalışma hayatında beni yeni eşitsizlikler ve haksızlıklar bekliyordu. Kendim gibi ev işçileriyle ortak sorunlarımızı tartışmaya, düşünmeye, çözüm için fikir üretmeye başladıkça özgüvenim arttı. Maruz kaldığım haksızlıklara karşı ses çıkarmayı öğrendim.





Ben, gururla tekrar ediyorum, bir ev işçisiyim. Ev işinin iş olarak tanınmasını istiyorum. Bu alanda benim ve diğer arkadaşlarımın fikirlerini ve taleplerini içerebilen kurallar, standartlar, düzenlemeler getirilmesini istiyorum. Bu düzenlemelerin göçmen ev işçilerini de kapsayacak şekilde yapılmasını istiyorum. En önemlisi de ev işçisinden sürekli esirgenmiş haysiyetin, daha fazla ertelenmeden, iade edilmesini talep ediyorum.

Ev işçisi arkadaşlarımla ben bir hayal kurduk. Ev işçilerine bugüne kadar yetersiz, değersiz, güçsüz hissettiren ne varsa mücadele etmek ve önce kendimize, sonra başkalarına içimizde taşıdığımız sonsuz potansiyeli ortaya çıkarabileceğimizi göstermek istiyoruz. Bu süreçte uluslararası kurumları, Türkiye’deki kamu kurumlarını ve demokratik kitle örgütlerini hayalimize ortak olmaya çağırıyoruz. “İnsana Yakışır İş” kavramı, bu hayalin önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu nedenle tekrar Uluslararası Çalışma Örgütü’ne ve bu toplantıya katılan bütün konuklara teşekkür ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder